Büyükbabamın cenazesinden sonra kapıma bir mektup geldi. İçinde ufak bir anahtar ve büyükbabamdan bir mesaj vardı; mesajda anahtarın tavan arasındaki gizli bir bölmeyi açacağı yazıyordu. Orada bulduğum şey, büyükbabamın bütün yaşamım süresince benden sakladığı şok edici bir sırrı meydana çıkardı.
Ben Melin. 27 yaşındayım ve birkaç hafta evvelce, sahip bulunduğum tek aile üyesini, büyükbabam Harun’u toprağa verdim.
İki yaşımdan itibaren beni o büyüttü. Annem ve babam bir trafik kazasında öldüler ve ben onları yalnızca çekmecesinde sakladığı birkaç fotoğraf vasıtasıyla tanıyarak büyüdüm.
Bana en çok hatırladığım fotoğraf, annemin beni kucağında taşıdığı, babamın da beraberinde durduğu fotoğraftı.
Sahip bulunduğum tek ailemi toprağa verdim.
— büyükbabam Harun’u.
O fotoğraflar sahip bulunduğum tek şeydi ve dedem, çocukluğumun üstünde asılı duran hayaletler gibi hissetmemem amacıyla elinden gelen her şeyi yaptı.
Beni yanına aldı ve kasabanın dışındaki ufak evinde büyüttü; evin boyası dökülmüş, arka bahçesinde bir limon ağacı olan ve yazın ağustos böceklerinden daha yüksek sesle gıcırdayan bir veranda salıncağı tespit edilen ufak bir yerdi.
Ama orası evimdi. Onunla birlikteyken kendimi katiyen terk edilmiş hissetmedim.
Dedemle birlikteyken katiyen…
Bir vakitler terk edilmiş hissetmiştim.
Her sabah bana kahvaltı hazırlardı ve öğle yemeğimi de amacıylae el yazısıyla bir not koyarak paketlemekte ısrar ederdi.
Küçük elimi tutarak beni anaokuluna götürdü, her birkaç adımda bir durup bana taşları ve çiçekleri sanki hazineymiş gibi göstermeme izin verdi. Her gece bana kitap okudu.
Ama yalın değildi; bunu şimdi anlıyorum. Büyükbabam, zorlandığını katiyen görmememi sağladı.
Yetmiş yaşına kadar detaylı işlerde çalıştı; tamirci, market çalışanı, otobüs şoförü… Elektriklerin kesilmemesi ve sırt çantamın dolu kalması amacıyla ne gerekiyorsa yaptı.
O vakitler oluşturulan fedakârlıkların anlamını kavrayamıyordum. Sadece bir şeye ihtiyacım bulunduğunda, bir şekilde onu meydana çıkardığını biliyordum.
Bana sevgi, emniyet ve sıcaklıkla dolu bir yaşam verdi. Büyükbabam dünyamın her köşesini doldurdu.
Hayatımı sarsan edecek bir sır sakladığından katiyen şüphelenmedim.
Sakladığı bir sır vardı.
Bütün yaşamımı sarsan edecek bir sır.
O öldüğünde, bütün dünyam yıkıldı.
Ama asıl sarsıntı ertesi gün yaşandı.
Evdeydim, dedemin eşyalarını kutulara yerleştiriyordum ki aniden kapı çalındı.
Kapıyı açtım ve şaşkınlıktan donakaldım. İçeride kimse yoktu.